19 Ekim 2013 Cumartesi

Yeniden Merhaba!

Herkese uzun bir aradan sonra merhabalar!

Çooook uzun zaman oldu... Buraları unutmadım. Bu yaz karma karışık geçtiği için vaktim olmamıştı. Bir gireyim dedim. Bir bakayım. Bir şeyler yazmaya başlayayım. Özlemişsinizdir belki?
Ben sizleri özledim. Yeni yeni başlıklar altında konularımla geldim. Yeni konuma girmeden önce de bu yazıyı "Hoş geldin" olarak koyalım dedim. Fikirlerim değişti, uzun zaman içinde bir çok şey oldu. Bir çok ders aldım. Hatalar, yalanlar ve insanların gerçek yüzleri derken kaybolup gitmişim meğerse! Anlatacak çok şeyim var. Öncelikle hepinize Merhaba, Hoş geldim. :)

31 Temmuz 2013 Çarşamba

Pişman mı oldun sen?

Ya ben gerçekten anlamıyorum. Anlam veremiyorum. Bakın ne oldu biliyor musunuz? 

Hani bir önceki yazımda belirttiğim kişiyi unuttum sildim demiştim. Gerçek anlamıyla içimde bitirip, sildim. Uzun zamandır hayatımda yeni biri var. Çok mutluyum gerçekten. Hani böyle bir üzüntü sıkıntım falan da yok. Bugün öyle kankama gitmiştim. Tatile gidiyorum bu cumartesi, hani görüşemeyiz 1 hafta diye gitmiştim. Tabi biz fotoğraflar çektik. Sonra ben eve geldim ve o fotoğrafları bilgisayarıma attım. Daha sonra da Facebook hesabıma yüklesem mi yüklemesem mi kararsız kalmıştım. Bir erkek arkadaşıma sordum dedim hangisi karar veremiyorum profil olsun sence hangisi olsun dedim. O da bana 2 resim arasından 1 tanesini koymamı söyledi. Bende seçip koydum. Daha sonra hesabımdan çıkış yaptım. Bilgisayarımı yeniden açtım ve hesabıma girdim. Bildirimlere bakıyorum... 
Kim beğenmiş, kim yorum atmış bir bakıyım dedim. Beğenenler listesini açtım. Aaa bir de kimi göreyim? 
Benim o unuttuğum, silip attığım kişi! 
Ya inanamadım yok böyle bir şey. 
Ben her fotoğraf koyduğumda en güzelini beğeniyor sanki. Ya neden beğeniyorsun ki? Bana kendini yeniden mi hatırlatıyorsun amacın ne senin? Her şeyi silip attım ama hesabımdan silmedim. Niye biliyor musunuz? 
Çünkü yeni erkek arkadaşımla, ya da her hangi bir şekilde fotoğraflarımı, durumlarımı, paylaşımlarımı görsün kıskançlıktan ölsün beni kaybettiğini ve çok yazık olacağını anlasın istedim. Bu yüzden hala ekli. Yoksa çoktan silerdim. Hani bir de sırf meraktan o da ne halt karıştırmış diye. Yoksa inanın her şey benim için bitti. 
Ne biliyim sen beni sevmediğini söylüyorsun ama durum, fotoğraf beğeniyorsun. Ya neden? Neden sen hayatımdan çıkamadın? İlk aşkım da olsan bittin sen benim için ben bitirdim işte. Ne gereği vardı şimdi akşam akşam bir hatırlatayım çıkayım demenin? Bende seni anlamıyorum işte. Ama köpekler gibi de pişman olsan sana geri dönmem o kadar zor ki...
Geri dönmeyi de geçtim, hani demişsin ya değer verdiklerim değer vermiyor gibisinden bir durum paylaşmış bakın o kadar saçma ki acındırıcı böyle... Hani o zamanlar en çok değer veren sana da bendim, şimdi bakalım sana kim değer veriyor? Kaldı mı acaba etrafında kimse? Çok merak ediyorum cidden, etrafındaki kardeşlerine ne oldu senin? YALNIZ MI KALDIN YOKSA? 

17 Temmuz 2013 Çarşamba

Her şey bittiğinde...

Bu sefer onu tamamen hayatımdan çıkarttım. Hani şu unutamadığım ve unutmaya çalıştığım kişi. Hani beni öylece bırakıp, gerisini ve benim ne halde olacağımı düşünmeyen kişi. İşte onu yine rüyamda gördüm. Telefonla konuşuyorduk. Ve onun sesiydi. Nerede olsa tanırım... Geri dönmeye çalışır gibiydi. Çok uzun konuştuk, sonra saçma sapan bir rüyaya dönüştü. Anlayamadım. Bugünden itibaren artık sen benim için bittin. Ben o defteri bugün kapattım. Kesinlikle benim için artık sona erdin. Hani unutamıyorum seni diye mesaj atıyordum ya sana, işte onlar içinde hiç pişman değilim. Hayatında bir iz olarak kalması dileğimle...
   
     Hani sana kıyamazdım, hani seni nasıl uzaktan sevebilmiştim? Hatırlıyor musun acaba şimdi bunları? Ya da hiç düşünmüş müydün? Bilemiyorum ama hiç pişman değilim. İyi ki sevdim, iyi ki yaptım, iyi ki yazdım. İz olarak kalsın diye yaptım. Pişman olursun, belki geri dönersin diye düşündüm. İnandım sana. İnandım ve beni bırakırsan, hayatın mahvolacak demiştim kendi kendime. Öyle de oldu. Çokta iyi oldu biliyor musun. Hiç acımadım sana. İşte şimdi bugün burada hiç acımadan tek vuruşta içimde öldürüyorum seni. İstediğin yer gidebilirsin. Artık kiminle olursa ol benim değilsin. Artık sen benim aklımda bile olmayacaksın. İnan bana daha da güçleniyorum. Seni öyle zavallı, kızların peşinde koşmaya devam ederken gördükçe sana çok acıyorum. Çünkü zalimsin ve acınacak durumdasın. Ki olur da geriye dönüp, gerçi sen dönmezsin ama olur da bir mesaj daha atarsan inan acısını çekersin. İnan bana bunu yaparım. Seni hayatımda değil görmek seninle karşılaşmak dahi istemiyorum artık. İzmir sana ait değil. Bir gün şayet gelirsem inadına Karşıyaka'ya da uğrarım belki kolumdaki yeni erkek arkadaşımla. Belki görür, belki de görmezsin. Ama inan sen İzmir'e de değmezsin. O sevdiğim aşık olduğum şehirde yaşamanı bile istemezdim. Sonuçta senin yüzünden orayı sevmeyecek değilim. 

Bugün tüm nefretimi buraya döküyorum. Döküyorum çünkü bundan tamamen kurtulmak istiyorum. Hayatıma gel bak, yeni insanlar beni bekliyorlar. Peşimdeler biliyor musun? Bir an olsun bırakmıyorlar beni. Hele içlerinden biri var ki, senden bin kat iyi desem yeridir. Senin gibi öküz değil. 

Acı çek istiyorum tamam mı? Benim çektiğim o acıyı değil ama bin kat beterini yaşa istiyorum. Hayatın mahvolsun, yıkımlar yaşa ayağa bir daha kalkama düş istiyorum. O çok güvenip kardeş yerine koyduğun arkadaşlarına da dikkat et. Bir gün içlerinden birisi seni fena bir şekilde yıkabilir. Haberin olsun.

Ve şimdi, artık gerçekten umrumda değilsin. Ölsen, kaza geçirsen üzülmeyeceğim. Hani durum paylaşmışsın "Bugün az kalsın profil resimleriniz ben olacaktım, ölüyordum." diye. Beter ol bu bana yeter. Nasıl olsa bunu öbür tarafta ödeyeceksin. Bu senin yanına kalmayacak. Bu dünya da bana çektirdiğin acıyı, öbür dünya da sen yanarak çekeceksin.

Tüm söyleyeceklerim ve nefretim bu kadar. Sonsuza kadar sana hayatında başarısızlıklar, çıkacağın ya da şu an belki de idare edip belki de kandırıp çıktığın o kızlarda seni diğerleri gibi terk ederlerse sakın bana gelme olur mu? Çünkü ben artık başka kalplerin odalarında olacağım. İyi uykular.

4 Temmuz 2013 Perşembe

Ben Böyle Seviyorum

Herkese yeniden merhaba! Uzun zaman oldu ben buralara gelmeyeli... Emin olun bende çok özledim. :) Hadi o zaman şöyle güzel bir başlangıç yapalım. 


Sen hiç birini sevdin mi?
Ben sevdim.
Seni...
Anlatayım mı?

Ben böyle sevmeyi biliyorum.
Aptalca!
Düşüncesizce.
Çocukça.
Savunmasızca.
Ben böyle sevmeyi biliyorum.
Ben böyle seviyorum.
Yaralanırcasına, kanaya kanaya, acıya acıya, ağlaya ağlaya...
Ben belki sevmeyi bilmiyorum.
Ama ben böyle sevmeyi biliyorum.
Her söylenene inanırcasına, verilen her söz tutulacakmışcasına.
Belki ben acı çekmeyi seviyorum. 
Belki ben acıyı seviyorum seni değil.
Ama ben sadece bunu biliyorum. 
Ben seni böyle seviyorum. 
Ben kendime engel olamıyorum...


Gerisini merak ediyorsanız eğer gerçekten dinlemelisiniz. Onur Yar'ı çok severim. Pal Fm de radyocu. Belki bilirsiniz. Yine de sizinle paylaşmak çok güzel.
Dinlerken emin olun çok şey düşündürecek size.

14 Mayıs 2013 Salı

Yanlışa Alışmışım Bi Kere

Sen ne kadar yanlış olursan ol, ben hiç bir zaman senden vazgeçemedim. Hiç bir şekilde aklımdan atamadım. Sen sadece bahanelerle geldin karşıma. Ben bunlara sadece ağlayarak cevap verebildim. Pişman mı oldum seninle geçirdiğim zamana? Bana bu zamana kadar çektirdiğin o lanet olası acı yüzünden çok mu kızdım sana? HAYIR. Kızamadım çünkü yapamadım sana kızmaya bile kıyamazken sen beni öylece bırakıp gittin. Sonra ikimizin hayatında da çok saçma ve kötü şeyler olmaya başladı. BİLİYORUM. Biliyorum sen sakın bilmiyorum sanma. Uzaktan hep izliyordum çünkü ben. Pusuda bekliyordum sanki. Sonra bula bula bugünü buldum. Yani senin doğum gününü... 
Sonra bil bakalım ne oldu? 
Ben yine seni hatırladım. Yine o eski günlerimizi. Sana inandığım, sevgine inandığım o günlere geri döndüm adeta. Uzun zamandır gururumdan yazamadım, soramadım sana bir gün bile nasıl olduğunu. O tek bir günü bile nasıl geçirdiğini ya da neler yaşadığını... 
Ama ben hep biliyordum senin her zaman iyi bir kalbinin olduğunu. Dua ettim sana kalbin iyi ve doğru yolda yürüsün diye. Doğru insanlarla karşılaş diye. Yeri geldi, kızdım sana kendi kendime triplere girdim. Nasıl sevebildim? dedim kendime. "O seni böylece bıraktı ve sen hala onu düşünüyorsun." dediler. Ben ne yaptım? Dinlemedim onları. Kendi bildiğime gittim hep. 
Ama bugün öyle bir gün ki, sen doğmuşsun ve hayatıma girdiğin günler aklıma geldi. Sonra ben duramadım mesaj attım sana. Görevimi yerine getireyim dedim. İnsanız sonuçta. Sonradan arkadan konuşmalar olmasın. İyiliğini istedim hep. Hakkında saçma sapan konuşsalar bile aldırmadan sustum hep. 
Kendime yenildim yine. Sana yenildim yine. 
Sen bir yanlıştın ve ben o yanlışı o kadar çok sevmişim ki alışmışım hep o yanlışı yapıyorum. 
Hep sana geliyorum. Bu defa sana geldiğim bu yolda lütfen beni pişman olmaya zorlama.
Kader işte bu ne olur bende bilmiyorum. Ne yaptığımı bende bilmiyorum. Her şey için erken ama ben seni sevmekten vazgeçemiyorum. 

6 Mayıs 2013 Pazartesi


Ben sevgilimle su savaşı yapmak isterim. Yağmurda ıslanmak isterim. Yürüyen merdivenin tersinden binmek isterim, dolmuşu durdurup saati sormak isterim. Tüm çılgınlıkları yapmak isterim. Onunla tartışmak ve sonunda seni seviyorum deyip sarılmak isterim. Bana karışsın istemem. Bana illa şort giyeceksen benim yanımda giy başkası görmesin desin isterim. Benimle bilek güreşi yapsın isterim.Ağladığımda neden ağlıyorsun yada ağlama yerine sarılsın şebeklikler yapsın isterim. Birlikte çılgınlar gibi dans edelim isterim. Bir sürü fotoğraf çekilelim. Şebeklikler yapalım isterim. Monoton bir ilişki yerine her günü güzel ve eğlenceli geçen bir ilişki isterim. Benim için kalkıp pahalı şeyler alsın istemem. Bana alacağı şeylere para vermek yerine o parayı kenarı atıp geleceğine yatırım yapsın isterim. Beni mutlu etmek istediğinde ülker çikolatalı gofret alsın isterim. Ben sevgilimin yanında rahat olmak isterim ve onunda benim yanımda öyle olmasını isterim.

30 Nisan 2013 Salı

...


Mesela öyle biri olmalı ki benim için, korumalı beni kollamalı. Üzüntümü anlamalı ben ağlıyorsam benimle ağlamalı. Benimle gülmeli. Kıskanmasın demiyorum ama dozunda olmalı. Dozunu da kaçırmamalı. Fazla boğmamalı. Çok sevmeli, hemde çok...
Çok uzaktaysak bile bir şekilde sesini duymalıyım. Bir şekilde iletişim halinde olmalıyız. Eğer korkuyorsak bir şeylerden ya da birbirimizi kaybetmekten sevgili olmasak da birlikte olsak yine de. Sevgili olanların halini de görüyoruz, bazen 1 ay bazen koskoca bir sene kayıp gidiyor ellerinden. Eee ne oldu şimdi? Koskoca göz yaşları. Boş üzüntüler... Kırılıp giden kalpler mi olmalı her zaman? Niye mutlu insanlar gibi olamıyoruz? Neden hep geçmişe takılıyoruz ki biz? Niye? 
  Üzülmeyelim bundan sonra. Böyle geçmesin günlerimiz, haftalarımız. Seviyorsak söyleyelim birbirimize ama çıkmayalım biz. Sevgili olayına girmeyelim. Girmeden takılalım. Sevgilim deme mesela. Prensesim, Meleğim, Hayatımın Anlamı de. Bunları söyle ama Sevgilim sözcüğünü kendine yasakla. Sevgililik bölgesine girmeyelim. Ama çok sevelim birbirimizi. Sadece farklı bir ilişki yaşayalım. Gerilimden, üzüntüden uzak olalım. Olmaz mı?

17 Nisan 2013 Çarşamba

Herkese Günaydın!


Güne güzel başlamayı herkes ister.
Frank Sinatra dinlemek benim için çok değerli bir şey. 
Dinleyince huzurlu ve mutlu oluyorum. 
Herkese tavsiye ederim. :)

19 Mart 2013 Salı

Hahahah harika!


Şimdi ne söylesem boş. Değişim yaşadığım bu günlerde herkes hayatıma burnunu sokuyor. Mutlaka ama mutlaka bir şeylere karışmayı beceriyorlar. Arkadaşımda olsanız karışamazsınız abi! Bu benim hayatım. Benim ne yaptığım, ne yapmadığım sizi hiç bir şekilde ilgilendirmiyor. Kusura bakmayın da karışacak olan varsa defolsun gitsin. Artık bu kadar da ciddiyim. Çok şey yaşadım. Son günlerde epeyce sarsıldım. Bir de bu yetmezmiş gibi kazık yedim. E daha ne olsun? Daha ne yapabilirsiniz ki siz bana? Abi siz bana hiç bir şekilde zarar veremezsiniz. Yok öyle bir şey yok. Beyinlerinize sokun şunu. Siz bana zarar vermeye kalksanız bile ben sizi umursamam. Çünkü ben etrafımdaki insanlarla uğraşmam. Ne haliniz varsa görün ya! Kimseyle bu saatten sonra uğraşamam. Kalmak isteyen kalsın, bir zahmet gitmek isteyenlere de güle güle. 

4 Mart 2013 Pazartesi

İlk ve Son.


Özür dilerim, ben yine tutamadım kendimi. Yine nefret edemedim senden, yine bitiremedim seni. Ne kadar denesem de, silemedim içimdeki sevgini. Öyle çok özlüyorum ki seni, hayır senin yerinde olsam daha fazla kıyamazdım bana. Ama nasılda mutlusundur şuan, ahım kaldı sanıyorum ama, yok herhalde çok iyisin diye duydum. Öyle dediler işte. Eh biraz da üzüldüm ama merak etme, bende iyiyim. İyi olmaya çalışıyorum, senden sonra ne kadar olabilirsem. Zor oldu ama yinede mutluyum. Hemde o kadar mutluyum ki, seninle olduğum zamandan az acı çekmeye başladım artık. Nasıl diyebilirim, alıştım sanki biraz. Eee tabi hayli zaman geçti, böyle olması lazım, böyle olmalı. Ama bazen aklıma geliyorsun, ve işte o zaman her şey yine eskiye dönüyor , bir an o kadar kötü hissediyorum ki, ama merak etme biraz sonra geçiyor. İnsanı en çok üzen unutulmayan anılar derler, gerçekten öyle, ben seni unuttum da, onları unutamadım ki zaten. Bakarsın zamanla onlarda unutulur, ne dersin? Bende isterim senden geriye hiçbir şey kalmasın ama, zor çok zor. Bana sorarsan bu noktaya geleceğimiz aklımın ucundan bile geçmezdi, ama olsun alışıyorum ben. Sonra neyin ne olduğunu da öğrendim mesela, saf değilim artık. Kimseye inanmıyorum, güvenmiyorum da. Sevmek dersen zaten asla olmayacak bir şey. Ben bunları neden anlatıyorum ki, bak yine geldin aklıma. Hiç yoktun oysa, hiç yoktun ama , var olman asıl zor olan. Zor, çok zor ama olsun, dedim ya alıştım ben. Uzatmak istemem, mutlusun diye duydum ya zaten, bende mutluyum çok. Hiç olmadığım kadar, hiç olmadığın kadar. Çok mutluyum, iyiyim, huzurluyum, gülüyorum, eğleniyorum ve en önemlisi de sen yoksun. Daha ne olsun...

#Alıntı.

Alıntı bile olsa bu kadar iyi anlatılamazdı... Ayrılığın ilk gecesini bu kadar iyi tanımlayabilen bir yazı. Sadece ben çok özlüyorum... Dönmeni isterdim. Sana bir kez bile sarılamadan bırakıp gittin beni sessizce. Duygularımı hiçe saydın. Madem öyle:

HOŞÇA KAL...

8 Şubat 2013 Cuma

New York Babe! #2


Jessie J & Moda


Geçen postun sonunda bahsettiğim bir sonraki yazımda sizlere Jessie J tarzıyla ilgili bilgiler verecektim. İşte başlıyoruz... Önce Jessie'nin bir dergide tarzından bahsettiği kısa bir röportajından bir kesit paylaşacağım.


Jessie Kendi Tarzını Anlatıyor...

Harper's Bazaar dergisinde yer alan Jessie J'nin kısa bir röportajı:

 -Üç kelime ile kişisel tarzınızı belirlesen bunlar ne olur?
J : Dramatik, bireysel ve vahşi. (sert)

-Seninle ilgili bir sırrını söyler misin?
J : Sana söylersem bu bir sır olmaz.

-Favori tasarımcın kim?
J : Tek bir tane yok fakat Vivienne Westwood ile Moschino'u seviyorum, Versace, Roberto Cavalli ve Alexander McQueen. Brit ödüllerinde Vivenne Westwood'dan inanılmaz yeşil bir elbise giymiştim.

-Sabahları fırlattığın ilk şey?
J : Sabahlığım.

-Favori mağazan veya butiğin?
J : Gerçekten hiçbir yerde özel alışverişim yok. Londra'daki evimde olduğum zaman pop tarzı şeyler için Selfridges yada aksi taktirde Los Angeles'ta bulunan Melrose'ya ve ya New York'taki East Village bakarım.



Burada olduğu gibi vahşi olan tarzını simgeliyor.



"Glamour" dergisinden kesitler...



GLAMOUR: Büyük davetler konserler, ödül törenleri vs... gibi etkinliklerde hazırlanmaların da büyük zaman harcıyor olmalısın. Peki bu olaylar gerçekleştirmek eğlenceli mi?
Jessie J: Sonuç eğlenceli. Benim fanlarım ne zaman ne yapacağımı tahmin edemiyorlar çünkü her zaman farklı şeyler denemeyi seviyorum!

GLAMOUR: Peruk takıyorsun öyle değil mi?
Jessie J: Bunu insanlara açıklaması çok zor. Her gün fön çektirmek saçlarımı yıpratıyor. Saçlarımın dökülmesini istemediğim için peruk takıyorum!

GLAMOUR: Nasıl Sağlıklı Kalıyorsun?
Jessie J: En az dokuz saatlik uyku alınması gerektiğini biliyorum ama ben yorgunluğumdan asla şikayet etmiyorum. Yeme ile ilgili olarak, bu yıl elimden geldiğince sıklıkla yemek yemeye çalışıyorum çünkü kilo almak istiyorum.

Jessie Diyor Ki...

Jessie J (Rihαnnα için) : ''O benim stil ikonlαrım αrαsında bulunuyor, o bir pop yıldızı.Onun için şαrkı yαzmαk isterim.''

Jessie J: Tarz yapmaktan korkmayın. Ne zaman birisine benzerseniz işte o zaman korkun! 


Kendi tarzınızı oluşturmaya başlayın. Tarzınız kişiliğinizi yansıtır. Bunu sakın unutmayın. Benden size tavsiye, kendinize bir idol belirleyin. Bir isim belirleyin. O kişinin tarzına benzer çılgınca bir şeyler yaratmak sizin elinizde! Bir sonraki yazımda görüşmek üzere. Sizleri seviyorum, Jessie sizleri çok öpüyor! :) xoxo



6 Şubat 2013 Çarşamba

New York Babe! #1

New York Modası...

Bugün dedim ki modaya bir bakmalıyım. Neler var, neler yok biraz karıştırdım ve elde ettiğim sonuçları sizlerle paylaşmak istedim. :) Hadi gelin New York'a keşfe çıkalım!


Çantalar...





Özellikle bu tür deri çantaların çok kullanıldığını görebiliriz. Ayrıca çok hoş duruyor. Türkiye'de de bunlara benzer çantalar var tabii ki ama hiç bir ürün yurt dışındaki kadar ilgi çekici bir tasarım olamıyor. Bu yüzden yurt dışından alış veriş yapanlar bir hayli fazla. Ülkemize göre de orada biraz daha ucuz olduğunu görüyoruz. Bu çantalar tam benlik! Hemen bir ara bunlardan bir tane almalıyım. Hepsini istiyorum, istiyorum!!! Bayıldım ^_^

Renk Renk, Desenli Taytlar...









Böyle nasıl tatlılar anlatamıyorum... Taytların kıyafetlerle uyumu bir o kadar harika! Bu aralar gerçekten Türkiye'de de çok moda. Herkes gibi bende kendimi tayt giymeye adamışım. :)
Özellikle yurt dışında tayt giyen ünlüler çok fazla. Bakın mesela bunun bir örneği de Jessie J!
Bu kadın benim idolüm!!!




Bir sonraki moda yazımda sizlere Jessie J tarzıyla ilgili bilgiler bol bol yazacağım. Bugünlük herkese mutlu günler! :) 

1 Şubat 2013 Cuma

Mimlendim! -Oscarlık Bayan-

Not: İlk mimim. Acemiyim ama daha iyisi olacağını düşünüyorum. :) 
SORULAR

1- Özel bir gücün olsa bu ne olurdu , ne yapmak isterdin ?
2- En güzel geçen yaşın hangisi ve neden ?
3- Hobilerin neler?
4- Kendinde olmasından hoşlandığın fiziki ve kişisel özelliğin ?
5- En sevdiğin kozmetik ürünü hangisi ,kısaca tanıt. 
6- Cildine uyguladığın maske var mı, varsa neler ,faydaları ne?
7- Gezmek görmek istediğin yer neresi ,neden?
8- Sürekli takip ettiğin bloglar hangileri?
9- Çevrende nasıl biri olarak bilinirsin biraz anlat :)
10- Başına gelen bir anını dinlemek isterim :)) (Not: Ne anlatmak istersen, hiç farketmez)
11- Benim blogumun izleyici sayısı neden az ? Şaka şaka :D Bir insanda dikkatini çeken ilk fiziki ve kişisel özellik hangisi?


CEVAPLAR

1) Özel bir gücüm olsaydı, görünmez olmak isterdim. Görünmez olup istediğim yere gitmiş olurdum. İstediğim kişiyi görünmez olarak görmüş olurdum. Özel bir gücüm olsaydı yine benden bir ikiz kopyamın olması harika olurdu. Benden 2 tane olur ve ben istediğim yere gizlice giderken o evde takılırdı. :D

2) En güzel geçen yaşım şu anki ergenlik yaşlarım. 16 yaşındayım ve gençliğimi doyasıya yaşadığım en güzel çağ olduğunu düşünüyorum. Büyüdüğümde bugünlere geri dönmek isteyebilirim. :)

3) Hobilerim; dans etmek, bazı giysi tasarımları yapmak (çizmeye çalışmak), arkadaşlarımla tüm gün film kuşağı yapmak...

4) Kendimde olmasından hoşlandığım fiziki özelliğim; tırnaklarım. Çünkü herkes tırnaklarımın oldukça bakımlı ve hoş uzun durduklarını söylüyor. Ben de dolayısıyla çok beğeniyorum ve bakımına özen gösteriyorum. Onun dışında gamzelerimi seviyorum. Kişisel bir özellik olarak da duygusal oluşumdan memnunum. Böyle daha masum durduğumu ve sakin sessiz olduğumu düşünüyorum.

5) En sevdiğim kozmetik ürünü; Avon - Color Trend. Color Trend'in rujlarını ve farlarını çok seviyorum ve Avon'un bazı kozmetik ürünlerini kullanıyorum. Kaliteli ve çokta iyi.

6) Cildime uyguladığım kil maskesi var. Kil, yüzümdeki gözenekleri açıyor ve daha temiz bir cilde sahip oluyorum. Yararını gördüm. Daha yumuşak bir cilt oluyor. Ayrıca sivilceler için de iyi geliyor.

7) Gezmek görmek istediğim yer İngiltere - Londra ve bunun dışında gitmek istediğim bir çok yer var. Özellikle Londra çünkü, harika bir yer. Araştırdığım tarihi yerlerini, bazı mekanlarını görmeyi ve fotoğraf çekmeyi gerçekten çok isterim. İleride gitmeyi düşünüyorum. :)

8) Sürekli takip ettiğim blog http://holmesherlock.blogspot.com/ Kendisi çok iyi bir şekilde filmleri ve bazı kitapları tanıtıyor. Oldukça hoş. Onun dışında sürekli baktığım yok. Ama takip ettiğim bir çok blog sitesi var. Moda blogları, benim gibi içten yazılar yazan güncel hayatından alıntı yapan blogları takip ediyorum. :)

9) Çevremde duygusal, hassas, komik, içten, samimi, sevecen, arkadaş canlısı biri olarak tanınıyorum. Genellikle çok gülen ve düşünceli biri olduğumu söylüyorlar. Bunları ve daha fazla iltifatları duymak beni çok mutlu ediyor. :)

10) Başıma gelen bir anı; Ece adında bir arkadaşımla birlikte Capitol AVM'ye gittiğimiz bir gündü. Bu yaklaşık 2 sene evvel falan olması lazım. O gün çıkışta eve giderken tanımadığımız bizim "apaçi" diye tabir ettiğimiz bir kaç çocuk az kalsın peşimize takılıyordu. Ece'ye laf attılar, o gün eve gidelim derken cadde'de nasıl koşturduğumuzu hatırlamıyorum. Çok hızlıydık anında meydana inmiştik. :D Sonra oradan Ece çok tırstı onunla birlikte sahile kadar gitmiştim. Çok eğlenmiştik. Biz ne zaman bir araya gelsek o zaman çok garip ve oldukça komik şeyler yaşarız. :)

11) Bir insanda fiziki olarak dikkatimi çeken, eğer bu erkekse gözleri, kızsa yüzünün tavrı. Kişisel olarak erkekse, düşünceleri ve davranışları. Kızsa aynı şekilde tavırları hal ve hareketleri konuşması dikkatimi çeker.

Bir mimin daha sonuna geldik mimlediğin için teşekkürler! 
http://oscarlikbayan.blogspot.com/2013/01/mimlendim.html

Çok öptüm, Oscarlık Bayan! :) 

27 Ocak 2013 Pazar



Zamanında konuştukça konuşmak geliyordu içimden.
Sadece gelmek ile kaldığını, boğazım düğümlendiğinde anlıyordum.
Şimdilerde içimden konuşmak bile gelmiyor.
Boğazımda kurak bir mevsim,
Bir veda havası kalmış nefesimde,
Ölüyor muyum?
Bilmiyorum…

Çünkü biliyordun. Defalarca gidip, tekrar döndüğünde seni bıraktığın gibi karşılayacağımı biliyordun. Eskisinden daha fazla seveceğimi de biliyordun. Bu kadar kör olduğumu bir tek ben bilmiyordum...

24 Ocak 2013 Perşembe


Gün geçtikçe daha çok büyüdüğümü hissediyorum ve her büyüdüğümde daha çok zorlaşıyor hayat. İnsanın büyümesiyle, hayatın zorluğu doğru orantılıdır. Ne kadar büyürsen, o kadar zorlaşır. Geçmişte yaptıklarımı ve söylemlerimi hatırladığımda, ne kadar büyüdüğümü ve ne kadar değiştiğimi anlayabiliyorum. Artık küçük meselelere kafa yormayıp, büyük meselelerin sebeplerini arıyorum. Bana göre büyük, topluma göre küçük meseleleri…

22 Ocak 2013 Salı

...


Akışına bırak.
Konuşmak istese yazardı.
Ya kalbinde başkası var, ya yanında.
Her şey olacağına varır.
Akışına bırak diyorum da...
Bıraktığımda gidiyor.
Gitmesi sorun değil, geri gelmiyor.
Çünkü o aptal.

21 Ocak 2013 Pazartesi

Küçük bir anı...


Seni sevmek bana huzur, mutluluk veren tek şeydi. Sen gittikten sonra ne huzurum kaldı ne de mutluluğum. Hayatımda çok şey değişti, mesela seni kaybetmek gibi. Biliyor musun? Aslında aynı yaşlara birlikte girmeliyiz. Lunaparka gidip deli gibi eğlenebiliriz! Çocukluğun dibine vurabiliriz! Sabaha kadar sokaklarda dolaşıp içebiliriz de... Ama ne olursa olsun biz birbirimize aşık olmayalım. Hep benimle kal o huzuru, o mutluluğu bana tekrardan hissettir. Sımsıkı sarıl bana. Hiç bırakma, kimselere verme beni. Bilirsin ben yalnız kalmayı sevmem. Sende yalnız bırakmayı...

17.01.2013 / Yazan: Esra Dila Terzi

O benim çok yakın bir arkadaşım. Kankam, kardeşim. Biz sıkıldığımız zaman böyle yazılar yazarız. İşte bu da onlardan biri. :)

12 Ocak 2013 Cumartesi

Yağmurlar Yağdığında...


Her yağmur yağdığında adeta huzur buluyorum. Böyle bir sessizlik oluşuyor. Sanki tüm dünya o sesi dinliyor... Her defasında yağmur damlalarının yere düştüğünü görüyorum. Sanki hava ağlıyormuş gibi... Bazen de biz ağlarız ya. Sanki o sessizlik olunca içimiz ağlıyor gibi. En çokta yağmurda yürümek hoşuma gidiyor. Hatta bazen sokaklar boşalınca, herkes evine girince yürümek o kadar güzel oluyor ki... Yağmurda yanınızda belki en yakın arkadaşınızla, sevgilinizle ya da her kimse birlikte yağmurda yürümenin keyfini çıkartın derim! Açıkcası ben hep tek başıma yürüdüm. Bazen de arkadaşlarla. Ama yağmuru izleyip, zevkini çıkartarak yürümenin tadı çok başka. Hatta müzik dinliyorsunuz, ama müzik sizin arka fonunuz oluyor. İşte bu çok başka bir şey. Her yağmur damlasının ayrı bir önemi var bence. Her damla başka bir hikayeyi anlatıyor mu dersiniz? :)

9 Ocak 2013 Çarşamba

Tek Başına Duygular...




İstanbul’dan martıların göçüp gitmesi gibi. Kız Kulesinin yalnız kalması gibi. Her şey anlamını yitirmiş, hayatın anlamları kırılıp dökülmüşler.


Kendi kabuğuna çekilip yaşamaya çalışmak. Hiç kimseden,hiçbir şeyden beklenti içinde olmamak. Olamamak ya da. Kimseyle konuşamamak. Kimse anlamadığı için mi? Onlar mı farklı? Duygular mı farklı? Anlamayan kim? Hayatı baştan sona yanlış anlamak mı bu? 
Hayallerini gerçekleştiremeden, sadece kağıtlara yazarak gerçekleştirebilen biri. Hayattan elini ayağını çekmiş biri. Umutlarını bulutlara göndermiş biri. Kırgınlık mı bu? Alışmak mı? Ertelemek mi acıları, yarınlara? 
Uyumak. Uyanmak. Hiçbir amacı olmayan, hiçbir beklenti içinde olunmayan, hiç kimsenin beklenmediği yeni bir güne uyanmak. Hayatın ortasına bir delik açılmış ve içine hiçlik serpilmiş gibi.
Beklediğiniz birinin olmaması. Size boş bakan gözlere boş gözlerle cevap vermek. Size söylenen hiçbir söze aldırmamak. Hiçbir eleştiriye, hiçbir güzel söze hiçbir şekilde tepki vermemek. Giyilen kıyafetler içinde sadece bedeninizin yer alması. Duygular nereye gittiler? Alışmak mı? Hissizleşmek mi? Terk mi ettiler duygular kalpleri?
İstanbul mu olmak? Kız Kulesi belki. Martısız.
Kimse yok. Bi başına.
Sadece, birlikte sarılıp uyumak; yalnızlıkla...


http://zurafaboynu.tumblr.com/ dan alıntıdır. 

8 Ocak 2013 Salı

Her Şeyin İyi Olacağına Söz Verir Misin?


-Not: "Justin Bieber - Be Alright" şarkısını dinleyerek okuyun. Ya da Justin dinlemeyenler varsa "Hot Chelle Rae - Tonight Tonight" şarkısını da dinleyebilir. İyi okumalar!

Bir deniz... belki binlerce yol... Gidilmeye değer onca yol.
Mutlu olacağımıza inanacağımız şeyleri yapmaya değer bu yollar. Belki şimdi değil ama 2-3 sene sonra istediğimiz yolda gidebileceğimiz bir karavan belki de. Müzik ve yollar sadece.  Şu an ki üzüntülerimiz, acılarımız anca böyle dinebilir değil mi? Biz böyleyiz. Biz genciz. Hayallerimiz var. Her şeyin iyi olması için çabalıyor ve inanıyoruz. Üzülüyoruz, hemde binlerce yol gider gibi. O yolların uzunluğu gibi üzülüyoruz. Yine de her şeyin iyi olmasını söyleyenlerin yanımızda olması ne güzel. 
Her şey daha iyi olacak değil mi?
Hayallerimizi gerçekleştirecek miyiz?
Bana bunun gerçek olabileceğini söyleyebilir misin?
En önemlisi de bana ve bunu yapabileceğimize inanabilir misin?
Kavgalardan uzaklaşabilecek miyiz?
Çok iyi olmayan ama yine de hayallerimizin olacağı ve yolların bizi götüreceği yerlere gidecek miyiz?

Hadi şimdi bana bir söz ver. Her şeyin daha iyi olacağı bir yaşam kuralım. Kamp yapalım, bilmediğimiz yerlere gidelim ve hatta yeni yerler keşfedelim olur mu? Buna ihtiyacımız var çünkü. Destek olmaya ihtiyacımız var. Birlikte bunları yapmaya ihtiyacımız var...


5 Ocak 2013 Cumartesi

Kendinizi İyi Hissedeceksiniz.


Kim ne derse desin, aynanın karşısına geç ve gülümse. Dişlerine, kilona, sivilcelerine en önemlisi kendine küsme. Çık, gez. Sev, ağla. Her duyguyu tat. Açık sözlü ol, asla kırma. Sev ama abartma. En çok kendine değer ver, başkalarını değil kendini sahiplen. Kendini odana kitleme, hayat dışarıda. Annenden veya babandan nefret etme, bil ki en çok onlar değer veriyor sana. Onlara kızmak yerine onları mutlu etmeye çalış. Unutma ki onlar da bir gün gidecek. Sevdiğin insanlara sevdiğini hissettir, onlara onları ne kadar sevdiğini söyle. Yarın belki de çok geç olabilir. Geçmişte takılıp kalma mesela, geçmiş sonuçta. Hep geleceğe bak. Hayaller kur. Hayallerinden kimse için asla vazgeçme. Einstein'a da gerizekalı demişlerdi, atomu parçalayıp ellerine verdi. Küçümseme kimseleri. Bil ki onların da hayatında zorluklar var. Kimseyi büyütme gözünde. Yeni insanlarla tanış mesela, onların hikayelerini dinle. Kendine güven, kimse senden üstün değil. Evet, belki berbat bir hayatın var ya da belki kendini yalnız hissediyorsun ama unutma ki senin gibi milyonlarca insan var dışarıda. Seni değersiz hissettiren insanlara gülüp geç. Seni tanımıyorlar, sen kusurlarınla mükemmelsin. Senden bir tane daha yok bu dünyada. Şimdi kaldır o başını ve gülümse. Gülümsemek herkese yakışır çünkü, en çok da sana. ;)

3 Ocak 2013 Perşembe





Gözlerimi açıyorum.
Ellerim ellerinde. 
Gözlerin gözlerimde.
Elini çekiyorsun, üzülüyorum
Sonra. 
Saçıma gidiyor ellerin.
Saçlarımın sana ihtiyacı var, biliyorsun
Saçlarımı kokluyorsun.
Konuşmuyoruz.
Sadece.
Bakıyoruz.
Anlamlar yüklüyoruz bakışlarımıza
Kalplerimize dokunuyoruz.
Gülümsüyorsun sonra.
Ben de gülümsüyorum.
Gözlerimizi kapatıyoruz. 
Mutluyuz.
Kabus görmeyeceğiz.
Rüyalarım.
Seninle süslenecek.
Yanımdaki sen.
Kalbimdeki sen.
Her şeyimle. 
Sen. 


Kaynak: http://zurafaboynu.tumblr.com/ (Takip edin iyidir iyi.)

1 Ocak 2013 Salı

2013!


Ne güzel geldin sen öyle. Umarım iyi bir sene olursun. Umarım 2012'de yaşanan kötü şeylere karşı iyi bir sene geçirebiliriz. Kavgasız, gürültüsüz, savaşsız... Her yıl bir önceki yıldan daha güzel olması dileklerimle.
Mutsuz olanlar mutluluğa adım atsın. Yüzümüz bu sene de gülsün. Bütün bir sene boyunca ağlamayalım. Üzücü olaylar yaşamayalım. Hepsi bizim elimizde. Yine de güzel bir yıl olsun! 

Bu sabah yeni yılın ilk günüydü. Gece 3.30 civarları falan uyuduğumu hatırlıyorum. Çok eğlenmiştim. Akşam saatleri içime bir öküz oturmuştu ki anlatamam. Hayır niyeyse bir şey oldu böyle ağlamak geldi içimden. Ağlayamadım da. Boğazım düğümlendi falan. Sebebi de yok. Bir şeye de üzülmediğim halde oldu. Neyse gelelim güzel anılara... Bol bol fotoğraf çektim. Her zaman olduğu gibi :) Dans edip, eğlenmeye çalıştım. 2012'yi layık olaraktan uğurladık. Rihanna - We Found Love ile geri sayımı yaptık. Ardından Kenan Doğulu - Şans Meleğim ile dağıttık... Kısacası fena değildi. Yeni yıl sabahı harika bir rüyayla uyandım. Karışık rüyalarda gördüm tabi ama böyle uyanacağıma yakındı bu. Kare kare hepsini çok iyi hatırlıyorum. Söylediklerimi de falan. İyiydi, güzeldi. Ama uyanmak istememiştim. Gelmiş benim annem bitaneciğim "Hadi canım uyan" diyor kulağımın dibinde. Bende rüyadayım ya gülümsemişim. Bu bir şeyler söylendi bende "Hııı" diye cevap vermişim. Sonra gözlerimi açmadım tabii. Rüyama devam edeyim dedim, annem gelince o güzelim rüya bir anda kaybol sen! :O Gitti yani. Devamını görmek isterdim. Uyudum 12'ye kadar. (E o kadar uyuyalım yani geç yattık oğlum.) Sonra eve geldik yine aynı yine aynı. İçim sıkıldı. Pek bir değişiklik yoktu da sebepsiz mutsuzum şu an öyle...