25 Haziran 2012 Pazartesi

King Of Pop!


Bugün onun ölümünün 3.yıldönümü. Gerçekten onu çok özlüyorum. Aslında sıkı MJ fanlarından biriyim. Ama pek belli etmiyorum. Yine de Michael Jackson'ı örnek alıyorum. O her zaman doğru olanı yaptı. Elinden ne geldiyse, en iyisini bizlere sundu. Şarkıları, dünyaca ünlü oldu. Albümleri binlerce dolar sattı belki de. Yine de hiç aldırış etmedi. Hayatına devam etti. Asla şımarık değildi. Burnu havada dolaşmadı. O hep "Keşke daha normal bir hayatım olsaydı." diyordu. Her zaman normal insanlar gibi yaşamını sürdürmek istedi. Gerek söylediği anlamlı sözler ile mest etti bizi. O unutulmaz MJ danslarına sözüm yok zaten. Dünya onunla dans etmeye başladı. Tabi ki dansa MJ'nin de büyük katkısı oldu. Thriller dansı çok ünlendi mesela. Artık dünyada MJ - Tribute, MJ - Flashmob'ları yapılmaya başlandı. Thriller ile Zombie Walk olayı da var tabi. Bunlar işin eğlenceli kısımları. Michael bize bir çok şeyi öğretti. Atatürk'ün izinden gittiğimiz gibi, bir çocuğumuz Michael'ın da izinden yürüdük. Asla onun tahtına kimse oturamaz. Michael'dan sonrası yok. Michael o pop'un her zaman ölümsüz kralı. Gerçekten de öyle. Onu çok seviyorum. Belki hakkında uygunsuz şeyler yazıldı, çizildi ama o hiç aldırmadı. Polemiğe girmedi. Hayatını olduğu gibi devam ettirmeye çalıştı. Belki ara sıra saklanıp, medyadan uzak durup gizlendi. Ama o ne olursa olsun doğru olanı yaptı. Hepimiz 2009'da o haberi aldığımızda çok üzüldük. İnanmak istemedik. Ama maalesef gerçek buydu. Bugün Michael'ın aramızdan ayrılışının 3.yıldönümü. Belki de o ölmedi. Hala yaşıyor fakat medyadan uzakta başka bir hayatı kendine seçti. Kim bilir? Ben gerçekten öldüğünü düşünmüyorum aslında. Gerçekten saklanıyor olabilir. Hem o zaten sade bir hayat istemiyor muydu? 

22 Haziran 2012 Cuma

Gerçekten şaka gibiyim..

Bir çocukla konuşuyoruz. Yeni tanıştık. Baya sohbet akıyor. Ben ona tatilinin nasıl geçtiğini sormuştum. O da bir kaç dakika sonra bana cevap yazdı. Heyecanla mesajı açtım. Bana "Tatlım" demesi acayip hoşuma gitmişti. Bir erkeğin "Tatlım" demesinden güzel bir kelime yok abi! Ben de ona cevabımı yazıp yolladım. Tekrar ondan cevap gelmişti. Aslında bir önceki mesajında "Tatlım" dememiş. "TATİLİM" demiş. :O Fakat ben onu nasıl körsem, "TATLIM" olarak anlamayı başarmışım. Abi o kadar şoka girdim ki. Yerin dibini boyluyordum az kalsın. Neyse çocuk batırmadan durumu kurtardı. Bana istersem "Tatlım" diye hitap edebileceğini söyledi. Ben de gülüp tamam dedim. Şimdi bana "Tatlım" diyor da demesine, ben hala kendime inanamıyorum. Şaka gibi insanım. Neyse ki çocuk şakacı ve anlayışlı biri çıktı hemen durumu kurtardık. Bakın sorun şurada benim gözlüklerim var ama ben körüm, kör. :D Ya sen koskoca tatili git tatlım yap, afiyetle ye.. Ama çocukta tatilim yazmış, "Tatilim" dememiş ben ne yapayım ya. Tamam gerçekten olaysız günüm geçmez. Şaka gibi insanım, yine yaptım yapacağımı. :)

Hepsi aslında bizim sayemizde.

Evet bugün bir konu üzerinde yazmaya karar verdim. Şarkıcılar, sevdiğimiz gruplar... Hemen konuya gireyim. Bakın mesela Michael Jackson en büyük örnek olarak vereyim. Michael müzik sektörüne atılmış, öncelerde genç bir insan. Bir şarkı, iki şarkı, üç şarkı derken albümleri milyonlarca satmış bir insan. Peki nasıl oluyor da bu kadar fazla onu ve diğer şarkıcıları seviyoruz? Michael'ın bir şarkısı beğenilmemiş olsaydı herhalde bugünlere kadar gelip, şarkılarını küçük çocuklar bile dinleyip saygı duymazdı. Aslında bu gerçekten böyle. Siz, biz o şarkıcıyı, o kişiyi veya o grubu sevmemiş beğenmemiş olsaydık onlar bugüne kadar gelemezlerdi. Mesela kendimden örnek vereyim. En çok sevdiğim gruplardan bir tanesi olan "One Direction & Big Time Rush" grupları. Biz onları sevip, dinlemeseydik onlar o kadar albüm satmayıp, o kadar klip çekmezlerdi. Çünkü onlar belli bir kitleye hitap ediyorlar. Ha bazı yerlerde söylerler onları dünyanızın merkeziymiş gibi kullanmayın diye. Evet asla onları hayatınızın merkezi tabiki aklınız varsa yapmazsınız. Sadece onları çok seversiniz ve belki aşırı derecede seversiniz. Bu böyledir. O kişiyi biz yükseğe çıkartır, biz indiririz. Bu müzik dünyasında da böyledir. İşte rekabetler de bu yüzden çıkar. Kimin daha çok hayranı varsa o hayranları o kişiyi yükseltir, fenomen yapar. Ve o kişi dünyaca sevilir, dinlenir. Bazen bu konuları anlamayan çok kişiyle karşılaşıyorum. Ama gerçekten onları biz yükseltiyoruz. Sadece bunu açıklamak gereği duydum bugün. Tabi ki onları dinleyeceğiz. Tabi ki istediğimiz kadar dinleyip, seveceğiz. İşte bu bizim elimizde. :)

21 Haziran 2012 Perşembe

Sivilceler ve Gençlik.

Yaklaşık 2 gündür yüzümde çıkıp duran şu sivilcelerle uğraşıyorum. Hayır uğraşmak değil de katletmek gibi. Sıkmayacağım diyorum sıkmamaya çalışıyorum ama bazen elim gidiyor istemesem de. Yaz geldi, hani okul da yok diyorum rahat rahat yüzümdeki sivilceleri de yok ederim diyorum. Yok arkadaş olmuyor. Yani oluyor da olmuyor gibi bir şey. Artık doğal yöntemler falan uyguluyorum. Faydalı olmuyor değil mi diyeceksiniz şimdi. Yoo aslında faydası var. En azından sivilceleri kurutmaya yarıyor. O da bir gelişme. Fakat bu sabah yüzümün hali hiç iç açıcı değildi. Hiç abartmıyorum az önce saydım 8 tane sivilcem var.. Tamam lütfen, bunu sizi kendimden iğrendirmek için yazmıyorum. Ama gerçek bu öyle yani. Az önce yine o kullandığım ünlü marka sivilce maskesinden yaptım. Neyse azalttığını görüyorum. Her gün düzenli kullanırsan işe yarar. İşte bu aralar neden bu kadar fazla çıktıklarını biliyorum neyse. :) Benden daha sivilceli insanlar da var o yüzden bir şey demiyorum. Bunlar da geçecek. Ben öyle sivilceli hallerimi de biliyorum. Geçmişti. Bu da geçer. Hııh..

20 Haziran 2012 Çarşamba

Bakın az önce ne oldu?

Yeni yazımı yayınlayacağım işte o sırada Blogger'ın yeni stili falan olmuş. Değişmiş biraz ben de tam alışamamıştım. Yazımı yayınlacağım fakat o "Yayınla" yazısını göremiyorum. Halbuki yukarıda o turunculu şeyde yazıyormuş. Buyrun kör ben. :D O kadar gözlüklüsün be kardeşim bunu da göremedin ya helal sana. :) İki saat şurada başka şeylere tıkladım iyimi.

Yeni Tarz, Yeni Ben.

"Merhaba yeni ben, hoşçakal eski ben." Yeterince açıklayıcı olmuştur umarım. Artık o eski ben yok sanırım. En azından ben öyle hissediyorum. Daha fazla kitap okuyan biri oldum. Ama bu iyi yönüm. Bu benim de hoşuma gitti. Ne güzel işte, daha fazla yüzeysel bakıyorum konulara. Daha fazla yabancı müzik dinler oldum. Gerçi ben hep türkçe müzikten çok yabancı dinlerdim. İşte bunu daha da yükseltmiş olabilirim. "The Beatles" dinlerim ara sıra da metal dinliyorum. Normal olarak bana bakılırsa "Metal mi? Dinlemem ben ya, kafa ütüleyici." gibi konuşurdum. Ama bazen insanın gerçekten dinleyesi geliyor. Yalan değil. İnsan ne bileyim mesela sevgilinden ayrılırsın duygusala bağlarsın. Niye ayrıldın diye duygusallaşıp kendini çökertiyorsun ki kardeşim? Madem ayrıldın demek ki bunu sen istedin, ya da o istedi. Demek ki belirli bir sebepten aldınız bu kararı değil mi? Hah, işte o zaman niye sonradan pişman olacağımız şeyleri yapıyoruz ki? Ne gereği var. En iyisi de ki: "Kurtuldum işte bitti, o kendi yoluna gitti. Bunu o seçti."dersin ve açarsın müziğini kafanı dağıtırsın hiç değilse rahat hissedersin. Gerçekten böyle olduğunu düşünüyorum. Neyse asıl konu bu değildi. :) Yeni tarz demiştim. Yeni değişikliklerden bahsediyordum. Artık belirli isimleri örnek alıp onların tarzına geçmeye başladım. Jessie J'yi bilirsiniz. Tapıyorum o kadına. Tarzı benim ilgilimi çekiyor. Onun gibi bir tarza bürünüyorum yavaş yavaş. Daha özgürlükçü. Ha bu arada, benim şu yurtdışı merakım ve hayallerim vardı ya hah işte onlarda yavaş yavaş gerçekleşmeye başladılar. Bu yaz ingilizce dil eğitimi veren bir kursa başladım. Geçen hafta ilk haftaydı güzeldi. Profesyönelce ingilice öğreneceğim için mutluyum. Kendimi böyle böyle geliştiriyorum. Doğum günüm de epey yaklaşıyor. Bilmem ki bir sürpriz yapan olur mu? İşte bak o sürprizi kim yaparsa beni şaşırtır. Kim yapar sürpriz? Bilmiyorum ki. Bekliyoruz işte. Yani ben illaki bana sürpriz yapılsın demiyorum da bekliyor insan hani. Valla bu yaz eğlenmeyi planlıyorum bol bol denize girmeyi, yüzmeyi ve bronzlaşmayı. Yani güneşlenmeyi. Tatil işini 2 hafta daha uzatacaklarmış bizimkiler. Normal de 15 günlüktü fakat toplamda 4 hafta yaklaşık 20-25 günlüğüne bir tatile çıkıyormuşuz. İyi ya valla sevindim. Bol bol gezerim işte fena mı. Bol bol fotoğraf çekerim. Aaa dur ya söylemeyi unuttum :) Fanta Gençlik Festivali var 7 Temmuz'da İstanbul'da ona gidiyoruz arkadaşımla. Tam da doğum günümden bir gün önce. Ohh ne güzel olacak. Biletlerimiz de hazır. Valla keyfimiz keyif. :)