29 Ekim 2012 Pazartesi

Adı Lazım Değil, Baş Harfi "Ben"


Her gün daha fazla seviyorum. Her gün daha fazla seni arıyorum. Her bir şey de seni düşünür oldum. Bu duyguyu koparamıyorum. Bu gidişin sonu nedir bilmiyorum. Ne olursa olsun sana bunları belli bir süre geçtikten sonra söylemeyi düşünüyorum. Daha çok yeni. Çünkü daha yeni yeni sevmeye başladım seni. Ama bunu uzun bir süre yaşayıp, hissetmek istiyorum seni. Kendimi dinliyorum, başkalarının dediklerini değil. Biliyor musun, tam zamanında geldin. İyi ki geldin. Öyle bir zaman yaşıyordum ki zorlanıyordum. Ama seni gördükten sonra, sanki her şey daha kolaylaştı. Zorları bile yener oldum sanki. Sevgime ve bana gücünü katıyorsun. Biliyorum sen henüz bunları bile bilmiyorsun. Ama o kadar temiz ve iyisin ki. En önemlisi de beni anlayabileceğini düşünüyorum. Sana son zamanlarda duyduğum şeyi en iyi ben bilebilirim. Sessiz ve sakinim. Huzurlu ama mutluyum. Yüzüm gülüyor, çünkü beni en iyi güldürebilen kişi şu an sadece sensin. Hiç bir şeyin önemi kalmadı artık. Çünkü ben seni buldum.

28 Ekim 2012 Pazar

Mesafeler Engelimiz Olmasın.


Mesafelerin hiç bir şeye engel olmaması gerekli. Seviyorsan, mesafeler aşkına engel olmasın. Hiç bir zaman için olmasın. Buna ne şehir, ne yol ne de başka bir şey... Aşk güzel. Sade, şaşırtıcı, parlak... Ve bazen de toz pembe görünür. Ardından karanlık ve dikenli yolları çıkar ortaya. Ben güzel hatalar da yaptım. Sonucu: "Hepsinin geride kalmış olup, bitmiş olması önemliydi." Bitti. Eskiler, geçmişte yaşadıklarım... Ve ben sadece kendi burcumdan biriyle karşı cinsten anlaşacağımı düşünüyorum. Yengeçler birbirini anlar öyle değil mi? Hem birbirlerine daha yakın ve samimi olurlar. Kim olduğun ve ne yaptığın önemli değil. Yeter ki gel bul beni. Ve ben son bir kaç gündür o kadar mutluyum ki. İçimi mutluluk ve heyecan sardı. Ama bir yanım hala duygusal takılmakta. Çünkü yeterince duygusal biriyim. Ağlamayı seviyorum. İçim böylelikle rahatlamış oluyor. İlk görüşte aşka inanıyorum. Kimi seversem seveyim, kime değer verirsem vereyim bu değişmeyecek. Beni güldüren insanları seviyorum. Bana ilgi gösteren insanları önemsiyorum. Sevildiğimi hissediyorum. Sevdiğimi biliyorum. Mesafeler gelmiş çok mu? Birbirimizi seversek bunu yenemez miyiz? Yeneriz! Güçlü olursak, sevgimizle mesafeyi önemsemeyip yenebiliriz...

9 Ekim 2012 Salı

Küçük Hayaller.


Hep böyle bir hayalim vardı. Fransa'da veya İtalya'da ileride bir pastane açabilmek... Pastane derken bizim Türk usulü pastanelerden değil tabi ki. :D 
Hani şu ünlü pastacıların dükkanları gibi. Paristeki ünlü bir pastacı gibi. Bilmem ama hep özenmişimdir. Paris olursa harika olur. Çünkü genelde Paris, Fransa ve İtalya'nın pastacıları meşhurdur. Hani benim de ileri de öyle olsa fena olmaz. Diyelim ki oldu açtım harika yönetirim. Cafe tarzında olur. Hatta bak büyük düşününce, 2 katlı olsa bir üst katı Cafe alt katı da Butik yapardım. Aslında farklı ve güzel olurdu. Yani hep düşündüğüm ve hayal ettiğim bir şeydir. Sonra Cafe'de "Adele" falan çalar, böyle bir nostalji havası... :)
Sonra bir duygusal mod. Bu işi ilerisi için hala düşünüyorum. Çünkü böyle bir şey yapmayı gerçekten yurtdışında olursam yapmak isterim. Hem zevkli, hem eğlenceli. Sonra düşünsene her hafta senin pastanı yemeye gelen biri. Sonra arkadaş oluyorsunuz ve çocuk yakışıklı ayrıca senden hoşlanıyor falan. Harika olur değil mi? :) Ortam güzel olunca işte. :) Mesela düşün: bir anne çocuklarıyla gelip pastanı alıyor. Çocuklarda pastanı seviyorlar ve haftanın belirli günleri bilindik müşteri gibi. Ah, keşke... Bilmem belki bir gün olabilir. Olamaz mı? 

8 Ekim 2012 Pazartesi

Kolay Pes Etmek.


Bugün tam anlamıyla moral düşüşüme sebep olan bir gün geçirdim. Her şey üzerime geldi. Herkes. Bir kez gelince genelde her şey üst üste geliyor. En yakın arkadaşım da bugün bana patladı. Niye biliyor musunuz? Enrique Iglesias konserine gidemiyorum diye. Çünkü öyle bir zamana denk geliyor ki bu imkansız oluyor. Evet kesindi. Gidecektim. Son anda ailemin söylediği sözle gidememe durumum oldu. Yapabileceğim bir şey yok. Bunu bende istemezdim. O konserde olmayı çok isterdim. Ama maalesef kısmet değilmiş. Zaten hastaneden çıkalı 2 ya da 3 gün tam olmadı. Hastayım ve bunu göz önünde bulundurmayarak beni suçladı. Tabi ki üzüldüm. Ama gerçekten yapabileceğim bir şey yok. Ben bu kadar zaman için de elimden geldiği kadarıyla uğraştım. Bir çaba gösterdim. Sürekli bana bileti soruyordu. Evet geleceğim diyordum. Çünkü bizimkilerden izinliydim bileti almak için bekliyordum. Kurban bayramı sonuçta. Bayram planımızı da ben belirleyemem. Ya da onlara karşı gelip ben konsere gidiyorum diyemezdim. Başka bir konser olur. Ne yapalım yani öleyim mi? İnsan biraz olsun saygılı davranıp, karşısındaki insana okulun koridorunda "bağırmayarak" konuşmalı. Birileri bunu öğretmeli. Ama ben değil. İlla ki bağırması gerekmiyordu. Tamam belki benim de hatam vardı. Bu yüzden bende özür dilerim. Arkadaşım gerçekten bir anda sinirlenebilecek bir insan. Bunu kötü yönde eleştirmiyorum ama öyle. Kendisi bir konser uğruna beni arkadaşlıktan silecek kadar düştüyse daha lafım yok... Çünkü kendisi bugün diğer arkadaşıma o benim arkadaşım değil gibisinden şeyler söylemiş. Bilemem artık. Ama bir insan bu kadar düşmemeli. Ben olsam böyle yapmam. Bir bilet, bir konser uğruna hele ki gelemeyecek olan bir arkadaşım için onu sildim arkadaşlıktan demezdim. Beni daha dinlemeden etmeden lafları sıra sıra dizdi. O yanlış yapıyor, ben değil. Hatamı kabul ediyorum sonuçta. Benim hatam: ona henüz bir şeyin belli olup olmadığını ve kesin geleceğimin belirsiz olduğunu söylemememdi. Sonuçta ben de aileme bağlıyım. Kafama esince onlara karşı gelip, beni bayram ilgilendirmez de diyemem. Haklıyım. Umarım o bunu geçte olsa anlar. Hatası büyük. Çünkü bana boş yere bağırdı. Bunu beklememiştim. Tepkisinin bu kadar büyük olacağını bilmiyordum. Evet madem benimle konuşmak istemiyor öyle olsun. Bir süre ben de konuşmam. Daha önce de bir arkadaşımla konuşmadık 2 hafta kadar. Sonradan değerimi anlamıştı. Umarım sen de öyle anlarsın...

3 Ekim 2012 Çarşamba

Ne İstesem Olması Zor.


İsteklerimin niye bu kadar geciktiğini anlayamıyorum. Şu an çok güzel, hatta 2 sene beklediğim bir şeyi istiyorum çok mu? Ama ben mutlaka bunu almaya kararlıyım. Evet bilindiği üzere 24 Ekim'de Enrique Iglesias - İstanbul konseri var. İstanbul'da yaşadığıma göre gitmeliyim öyle değil mi? Evet. Fakat o gün öyle ters bir güne geliyor ki... Ertesi günü Kurban Bayram'ının 1. günü nedeniyle neymiş: "Erken kalkıyormuşuz". Evet onu anladım da ben alarmı kurarsam kalkarım sorun değil. Fakat arkadaşımla tek gideceğimizi sorun yapıyorlar. Gece geç dönersek zor olurmuş. Bilmem ne! Ya onu geç zaten bizi babası bırakacak. Neyin kafasını yaşıyorsunuz? demek istiyorum. İşlerine gelince ben gayet gencim, büyüğüm her şeyi yapabilirim. Ama işlerine gelmeyen konulara söz gelince ben aslında tek gidip gelebilirim fakat zor olurmuş. Aman ya. Bir kere de benim için, istediğim için zorlamadan kabul ediverseniz ne olur yani? Ya tamam güvenliğimi düşündüğünüzü ve iyiliğimi istediğinizi ben de biliyorum. Onlar böyle yapınca ben bir stres oluyorum, atar yapıyorum kendimi fazlasıyla sıkıyorum. Bu da beni onlara karşı bir şeyi izin alıp, alamamakta tereddüte sokuyor. Yani söylerken çekiniyorum bu yüzden içimde kalınca söyleyemediğim için kendime sıkıntı oluşturuyorum. Bu akşam kesin kararlıyım arkadaşımla B planını uygulamaya başlıyoruz. Bu sefer o arayıp konuşmayı deneyecek. Olmazsa kaçarım! Yok yok kaçmam :) Babam bana kıyamaz hiç bir şekilde. Neymiş bayram geliyor diye kıyafet alacaklarmış. Ben küçük çocuk değilim Lise 2'ye giden bir gencim artık. Ne kıyafeti Allah aşkına. Bırak ya. Neyse bana şanslarınızı gönderin, dua edin. Yalvarıyorum bu gece bu iş artık çözülsün. Ben de kendimi ona göre ayarlamak istiyorum. Umarım her şey güzel olur. İnanıyorum bu halledilecek. :)